25 Mayıs 2014 Pazar

Karaçay'da Serinle


Karaçay Şelalesi

Şehir merkezine 7 km mesafede bulunan Karaçay Şelalesi, Akdeniz'e özgü tüm bitkileri içerisinde bulunduran ve 3 kilometrelik yeşil bir vadi sonunda 25 metre mesafeden aşağıya akmaktadır. Karaçay Şelalesi'ne ulaşım belli bir mesafe arabayla gidildikten sonra (şehirden arabayla 4 km), ancak 3 km patika yolla ulaşılabilen, bakir bir doğa harikasıdır. Hafta içi veya hafta sonu her zaman piknik yapan insanların bulunduğu, Çukurova'ya has doğal bitkilerin yetiştiği bir mekan, aynı zamanda günübirlik mesire ve trekking alanıdır.
Resim 9: Karaçay Şelalesi'nden bir görünüm
Kaynak: http://www.osmaniyekulturturizm.gov.tr/TR,60821/korunan-alanlar.html

Resim 10: Karaçay'da bir doğa yürüyüşü
Kaynak: http://www.osmaniye.gov.tr/?/blog/turizm/osmaniye-karacay-selalesi

Güzellerin Diyarı Kırmıtlı Kuş Cenneti

Kırmıtlı Kuş Cenneti

Kırmıtlı Kuş Cenneti. Bir kasaba, yanında nehir, arkada Amanos Dağları, dağlardan doğan güneş ve kuşlar. Yaşar Kemal’in köyü Hemite’ye çok yakın olan kuş cenneti 3 yıl önce belediye başkanının amatörce çektiği yalıçapkını fotoğrafları sayesinde keşfedildi.

Kastabala Vadisi’nden çıkan Ceyahan Nehri, Çukurova’da kıvrımlar çizerek denize ulaşır. Nehir, burada yavaşlar ve zaman zaman taşkınlar sayesinde ovayı bereketlendirir. Kimi yerde oldukça genişleyen nehir yatağında, söğüt ağaçları ile kaplı, çakıllarla döşeli tepecikler vardır. Bu tepeciklerin arasında onlarca küçük gölet ve dereler küçük sulak alanlar oluşturur.


İşte Kırmıtlı beldesinin hemen yanı başındaki kuş cenneti, bu nehir yatağında yer alıyor. Kırmıtlı’ya vardığınızda sizi meyve ağaçlarıyla dolu avlularıyla şirin evler ve o evlerin misafirperver sahipleri karşılıyor. Mevsimine göre her tür meyve ağacı var burada: Dut, incir, pabuç inciri, hurma, narenciye. Kasabanın içinde gezerken bir avludan duman çıkıyorsa ve kadın sesleri geliyorsa kafayı içeri doğru uzatıp sadece bir "kolay gelsin" deyin. Kadınlar ekmek atıyordur, yani sacda yufka ekmeği pişiriyorlardır.

Size tavsiyem Kırmıtlı’ya gidecekseniz, önce Yaşar Kemal’in Çukurova’yı anlatan bir romanına başlayın. Buraları dolaşırken o romanın kahramanı siz oluverirsiniz. Yaşar Kemal’in köyü de 5 kilometre ileride, kuş cennetinden görülen kalesiyle meşhur Hemite köyüdür.


Kırmıtlı Kuş Cenneti, nesli tehlike altındaki 4 tür kızböceği için Önemli Doğa Alanı (ÖDA) olan Kastabala Vadisi’nde bulunuyor. Buradaki çakıllar, söğüt ağaçları, sazlıklar, ufak göletler ve nehir kıyısındaki mera, birçok kuşun beslenmesi ve üremesi için uygun doğal ortam oluşturuyor. Aynı zamanda kuşların göç yolları üzerinde bulunan alan, göçmen kuşlar için önemli bir konaklama yeri. Yıl boyunca 100’ün üzerinde kuş türüne ev sahipliği yapan kuş cennetinin en önemli özelliği, Türkiye’de üç yalıçapkını türünün yıl boyunca yakından görülebildiği tek yer olması. Bunlardan İzmir ve alaca yalıçapkını nesli tehlike altında ve çok nadir görülebilen türler olduğundan, hem doğa korumacılarının hem de kuş gözlemcilerinın dikkatini buraya çekiyor. Alan, mahmuzlu kızkuşu, gece balıkçılı ve sığır balıkçılı gibi nesli azalmakta olan birçok kuşu da barındırıyor. Susamuru, kuyruk süren (firavun faresi), yabankedisi, kızböcekleri ve sürüngenleri ile kuş cenneti, gelen konuklarına müthiş bir belgesel ortamı sağlıyor.

NASIL GİDİLİR?

Osmaniye-Kadirli yolu üzerinde bulunan, Osmaniye’ye 15 kilometre uzaklıktaki Kırmıtlı beldesine Osmaniye merkezden kalkan Kadirli otobüsleri ve Köy Koop. minibüsleri ile 20 dakikada ulaşılabiliyor.

Kaplıcalardan Haruniye


Haruniye Kaplıcaları

Kaplıca, Ceyhan nehri kıyısında ağaçlarla kaplı bir alanda bulunmaktadır. Harika bir manzaraya sahip olan kaplıcada ruhsal yönden de sağlığınıza kavuşabilirsiniz. Kaplıca tesisi Aslantaş Barajı’nın rezervuarının sonunda, Berke Barajı aksının 2,5 km.’lik yatağında yer almasından dolayı manzarası yönünden güzelliğine güzellik katmaktadır. Kaplıca, hem tertemiz havası hem de doğal güzelliği ile sağlığınıza sağlık katacaktır. Eskiden sadece yaz aylarında hizmet veren kaplıca artık dört mevsim hizmet vermektedir. Suyun sıcaklığı 32°C‘dir.

Resim 8: Osmaniye-Haruniye Kaplıcaları
Kaynak: http://www.osmaniye.gov.tr/?/haruniye-kaplicalari


Haruniye Kaplıcası’nın Faydaları
* Kaplıca suyu özellikle romatizma rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.
* Deri rahatsızlıklarında olumlu etkisi görülür.
* Sinirsel hastalıklar ile kadın hastalıklarında şifa sağlar.
* Beslenme bozukluğunda olumlu etkisi görülmektedir.
* Karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarında olumlu etkisi görülmektedir.
* Mide ve bağırsak hastalıklarına faydalı olduğu görülmüştür.




24 Mayıs 2014 Cumartesi

Antik Şehir Kastabala


Kastabala (Bodrum) Kalesi

Osmaniye İl merkezinin 12 km kuzeyinde Ceyhan nehrinin kuzeybatıya döndüğü kıvrımın içinde Kesmeburun ile Bahçeköy arasında bulunan ovaya hâkim bir kaya çıkıntısı üzerinde Bodrum Kalesi adını taşıyan bir kaledir. Kastabala M.Ö. 1.yy’da yerel bir kral olan Tarkondimos’un başkentiydi. Kent 525 ve561 yıllarında meydana gelen iki büyük depremden önemli ölçüde etkilendi. Osmaniye’den Cevdetiye, Kesmeburun üzerinden Karatepe-Aslantaş Örenyerine ulaşan yolun doğusunda bulunan kalenin eteklerinden başlayarak kalıntıları çepeçevre birkaç kilometrelik alanı kaplayan Kastabala ören yerini ilk kez 1875’de İngiliz diplomat ziyaret edip ayrıntılı olarak tanımlamıştır. Kentin antik devirdeki diğer adı Hierapolis’tir.

Resim 6: Kastabala Antik Şehir
Kaynak: http://www.osmaniye.gov.tr/?/blog/turizm/kastabala-antik-kenti

Burada bulunan yapılar: Şehir Kapısı, Şehir Surları, Kuzey Hamamı, Sütunlu Caddeler, Propylon, Ortaçağ Kalesi, Kaya Kesiği, Kaya Mezarları, Tapınak, Tiyatro, Stadion, Güney Hamamı, Sarnıç, Güney Kilisesi, Kuzey Kilisesi, Tonozlu Yapı, Dikdörtgen Yapı. 

Resim 7: Kastabala'da bulunan şehir tiyatrosu
Kaynak: http://www.osmaniye.gov.tr/?/blog/turizm/kastabala-antik-kenti


Gezilesi Görülesi Yerlerden Zorkun Yaylası


Zorkun-Olukbaşı Yaylası

Osmaniye’nin güneydoğusunda, Nurdağı eteğinde bulunan bu yaylalar, Zorkun yaylası yolu üzerine kurulmuş olup, toplam 26 km asfalt yolla ulaşılır. Sayfiye yeri olarak da kullanılan Olukbaşı yaylasından Osmaniye’yi seyretmek mümkündür. 16. km’ de bulunan Olukbaşı yaylası, çok şirin, çam ağaçları arasında, tamamen ahşap yayla evleri ile kurulmuştur. Zorkun yaylası ise çok geniş bir tabana yayılmıştır. Çam ve ardıç ağaçları içerisine kurulmuş olan yaylada, ahşap yayla evlerinin yanında çok değişik mimari tarzda yapılmış villalar ve diğer evlere rastlamak mümkündür.
Resim 4: Zorkun Yaylası'ndan genel bir görünüm
Kaynak: http://www.osmaniye.gov.tr/?/blog/turizm/zorkun-olukbasi-urun-yaylalari

Resim 5: Zorkun yaylasında kış mevsimi
Kaynak: http://www.osmaniye.gov.tr/?/blog/kategori/yaylalarimiz

Halkın yoğun olarak rağbet ettiği yaylada; bakkallar, kır kahve ve lokantaları, kasap, manav, fırın bulunmakta olup, yaz aylarında seyyar Sağlık Ocağı ile Jandarma Karakolu görev yapmaktadır. Yayla mevsiminde, Zorkun ve yakın yaylalarla birlikte bölgenin nüfusu 50.000 civarında olmaktadır.

22 Mayıs 2014 Perşembe

Yöremiz Yemeklerimiz


Yöremize özgü çok tüketilen bir bitki: Tırşik

Bu yemek Kahramanmaraş, Osmaniye ve Adana, özellikle de Andırın, Kadirli, Düziçi ve Osmaniye merkezde çok tüketilir. Bu yöredeki insanlar bu yemeği çok severler. Sonbahar kış mevsiminde hemen her evde bulunur. Yapımı zahmetli olduğundan yapıldığında çok yapılıp 1 hafta kadar yenir. Bu yemeğin sağlık açısından çok faydaları olduğu söylenmektedir, bu yüzden "Andırın Doktoru" olarak da adlandırılır. Çok zehirli bir bitkidir, çiğ olarak yenmez. Yemeği ise geleneksel usullerde yapılmalıdır, aksi takdirde ağzınız yara olur…

Tırşik, Akdeniz ikliminin uzandığı alçak ve yüksek yerlerde doğal olarak yetişir. Adana, Kahramanmaraş, Osmaniye özellikle de Andırın / Kahramanmaraş'ta yapılır. Kışın çok sık yapılan bir çorba çeşididir. Aslen Gâvur Dağı'na özgü bir yemektir. Emeği çoktur, çok zahmetli bir çorbadır, büyüklerimiz çok şifalı olduğunu söylerler, her derde deva bir içecektir. Yılda 7 defa içilmesi gerektiği söylenir. Tırşik çorbasını bilmeyenler içemez, onlara tadı tuhaf gelir ama bizim gibi tırşik sevenlerde olsa da içsek der. Çünkü çok emek gerektirdiği için kolay kolay yapılamaz. Özellikle de Osmaniye dışında olunduğunda da pek yenmez çünkü bitki her bölgede daha farklı bir özellik gösterir.



Önemli not: Tirşik pancarının zehirli olduğu bilinmektedir. Uzun süreli pişirmekle toksin etkisi yok edilebilir.
Tırşik Çorbası Tarifi:
İnce ince doğranan tirşik pancarı (yılan yastığı, yılan bıçağı da denilmektedir) yıkanır ve bir tencereye konur. 
Ölçü: Doğranmış bitkiler tencerenin yarısından biraz fazla olmalı. Tencerenin içine sıcak su ilave edilir (tencerenin ağzından iki parmak aşağı). Bir miktar da yoğurt, nohut ve döğme (aşurelik buğday) ilave edilip iyice karıştırılır ve bekletileceği yere konur.


Bu esnada doğranan bitkiler tencerede sıvı içerisinde yüzer durumda bulunur. Henüz soğumamışken tencerenin içindeki bu yüzer durumdaki kıyılmış yaprakların üzerine yavaş yavaş un ilave edilerek her tarafı unla kapatılır ve hava almaz hale getirilir. Bu esnada tencere fazla hareket ettirilmemeli ki üzerini örten bu hamurlaşmış un bozulmasın. Sonra tencerenin kapağı kapatılıp üzeri de çeşitli örtülerle kapatılıp mayalanmaya (ekşitilmeye) bırakılır. En az 12 saat bu şekilde bekletilir. Sonra örtü ve kapak açılır. Üst kısımdaki hamurlaşan un katmanı bir kaşıkla alınabildiği kadar alınır. Alınamayan kısım karıştırılır. Sıvının tadına bakılabilir, ekşimişse ocağa konup kaynayıncaya kadar karıştırılır. Kaynadıktan sonra ara ara karıştırılarak 3-5 saat pişirilir. Gerekirse buharlaşan suyun yerine kaynamış su ilave edilerek kıvamı ayarlanır. Yaprakların tadına bakılıp piştiği anlaşılınca sarımsak ve tuz ilave edilir. İyi ekşitilmişse ekstra limon veya nar ekşisi katılmasına gerek yoktur.

Not: Kullanılacak bitkiler taze olmalı çiçeklenmiş olanlar yenmemeli.

Ekşi Sözkük'ten Tırşik ile İlgili Enstanteneler






14 Mayıs 2014 Çarşamba

Gezelim Görelim Osmaniye

Resim 1: Akşam saatlerinde Osmaniye'ye genel bakış
Kaynak: http://www.osmaniyekulturturizm.gov.tr/


Bu yazımda da Osmaniye'de görülmesi, gezilmesi gereken yerlerden biri olan Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesi'nden bahsedeceğim...

Zorkun yaylasına çıkmadan,
Karatepe Açık Hava Müzesi'ni gezmeden,
Kök boya ile dokunmuş Karatepe kilimden almadan, 
Osmaniye'nin yer fıstığından tatmadan,
Dönmeyin...

Karatepe – Aslantaş Açık Hava Müzesi
Kadirli İlçesi, Kızyusuflu köyü sınırları içerisinde, Karatepe’nin kuzeyindedir. Kadirli’nin güneydoğusunda olup ilçeye, 22 km, Osmaniye’ye 30 km, Adana’ya ise 130 km uzaklıktadır.
Karatepe-Aslantaş, Osmaniye ili, Kadirli ilçesi sınırlarında M.Ö. 8yy.da, yani Geç Hitit Çağında, kendisini Adana ovası hükümdarı olarak tanıtan Asativatas tarafından, kuzeydeki vahşi kavimlere karşı bir sınır kalesi olarak kurulmuş, Asativadaya diye adlandırılmıştır. Kalenin batısında, güney ovalardan Orta Anadolu yaylasına geçit veren bir kervan yolu, doğusunda Ceyhan Irmağı (tarihi Pyramos) bugün ise Aslantaş baraj gölü yer almaktadır.
Resim 2: Aslantaş Müzesi'nde bulunan kabartmalar
Kaynak: http://www.osmaniye-bld.gov.tr/index.php/tr/kentimiz/osmaniye-kulturu


Kapı binalarının iç duvarları bazalt bloklara işlenmiş aslanlar, sfenksler, yazıtlar ile günün inanç ve yaşayışını sergileyen kabartmalardan oluşan duvar kaplamaları ile donatılmıştır. Bugüne kadar bilinen Fenike ve Hiyeroglif yazı sistemlerindeki en uzun çift dilli metin birer kere her iki kapı binasında Fenike'ce 3. bir örneği de kutsal heykel üzerine işlenmiştir. Böylelikle, Fenike metninin okunabilmesi sayesinde, henüz tam anlamıyla çözümlenmemiş olan, Anadolu’da M.Ö.2 bin yılının başlarına kadar geri giden hiyerogliflerin nihai çözümüne olanak sağlayan bir anahtar ele geçmiş oldu. İşte bu yüzdendir ki Karatepe-Aslantaş yazıtları Mısır hiyerogliflerinin okunmasını sağlayan ünlü Rosetta taşına benzetilmiş, uluslararası bir üne kavuşmuştur. 

Buradaki Finike (çivi) yazıları sayesinde, önceleri tam çözülememiş olan Hitit hiyerogliflerinin okunmasına imkan sağlayan bir anahtar ele geçmiştir. Dünya üzerindeki Hitit yazıları ilk defa burada okunmuştur. Bu yazılarının çözülmesiyle Anadolu’da M.Ö. 2000 yılına kadar giden hiyeroglif yazıların tamamı okunmuştur.
Resim 3: Aslantaş Baraj Gölü
Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Aslantas_Baraj_ve_Hidroelektrik_Santrali

Karatepe-Aslantaş’daki eserler, mimari bir bütünün parçaları oldukları için yerlerinden sökülüp kapalı bir müzeye taşınmamıştır. “Açık Hava Müzesi” kurularak eserlerin burada sergilenmesi yoluna gidilmiştir. 
Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesi’nin bulunduğu yer, Anadolu’daki diğer ören yerlerinden çok farklıdır. Burası, Aslantaş Barajının yapılmasıyla üç tarafı baraj gölüyle çevrili olup baraj gölü ve Andırın Ovası’na hakim bir tepede bulunmaktadır. Müze, bir yarımada şeklindeki burun üzerinde ve etrafı ormanlarla kaplıdır.






















13 Mayıs 2014 Salı

Turpun Başkenti


TURPUN BAŞKENTİ

Osmaniye'nin en büyük ilçelerinden biri olan Kadirli ilçesi, halkın “kırmızı altın” diye nitelendirdiği turp tarımının lider üreticisidir. İlçenin hemen girişinde liderliği temsilen bir turp heykeli gelenleri karşılıyor.

Resim 1: Kadirli'de bulunan turp heykeli
Kaynak: https://www.google.com.tr/#q=kadirli%20turp%20heykeli

Turpu Osmaniye ekonomisi için bacasız fabrika olarak nitelendiren Kadirliler, İlçede bulunan Savrun çayı üzerinde kurulan havuzlarda yıkanarak paketlenen ilk turplar İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlere gönderiliyor.           
Resim 2: Turpun çayda yıkanıp paketlenmesi
Kaynak: http://www.osmaniyehaber.com.tr/haber/574-kadirlide-turp-sezonu

Turp tarladan sofraya zahmetli bir yolculukla ulaştırılıyor. Sabahın ilk ışıklarıyla tarlada başlanan hasat işlemi şehrin merkezinden geçen Savrun çayı üzerinde kurulu havuzlarda devam ediyor. Çoğunu kadınların oluşturduğu işçiler turpları tek tek yıkayarak paketleyip satışa hazır hale getiriyor. Daha sonra kadınların torbaladığı turplar erkek işçiler tarafından kamyonlara yükleniyor. Kamyonlar büyük şehirlere doğru yola çıkıyor

Turp, 35 bin dekar alana ekiminden, sökülüp, temizlenip yıkanarak, torbalanmasına ve yurt geneline sevkine kadar geçen aşamalarda beş bin kişiye iş dolayısıyla en az otuz bin kişiye ekmek kapısı olur. Yılda ortalama olarak 15 milyon TL Kadirli’ ye gelir sağlar. Türkiye’ de tüketilen kırmızı turpun % 70’ i Kadirli’ de üretilir.
Resim 3: Turpun yemeklerde kullanımı
Kaynak: http://www.2eylul.com.tr/yasam/kirmizi-turpun-faydalari

Peki, turpun yararları nelerdir?

Öksürük, boğmaca, bronşite ballı turp suyu, eklem yerleri iltihabına çiğnenerek yenirse iyi gelir. Antibiyotik özelliği ile yaraları iyileştirir. İştah açar, hazmı kolaylaştırır, vücudu ve karaciğeri kuvvetlendirir. Safra ve idrar söktürücüdür. Siyah turp rendelenip suyla bekletilip balla karıştırılarak sabahları aç karnına 15 gün içilirse böbrek taşlarını söker. Turpun tohumu, yaprağı ve kendisi hepsi ayrı ayrı birer şifadır.

2 Mayıs 2014 Cuma

Osmaniye'nin Kültürü


OSMANİYE’NİN KÜLTÜRÜ

Osmaniye düğünleriyle türküleriyle, mahalli oyunlarıyla, yöresel kıyafetleriyle ve kültürüyle kendine has özelliklerini yaşatan illerimizden bir tanesidir, diyebilirim. Gelin hep beraber bu yörenin halen nefes alan geleneklerine bir bakalım.

Türküleri
Âşıklık geleneği günümüzde de bu bölgede önemli bir yere sahiptir. Halil Karabulut, Osman Taşkaya, Mahmut Taşkaya, Ayşe Çağlayan, Abdul Vahap Kocaman ilde bulunan tanınmış halk âşıklarıdırlar.
Türküleri geleneklerine ışık tutar. Osmaniye ve yöre insanının kalbinden geçen hislerin dışa vurumu gibidir. Halk tarafından benimsenmiş birkaç türküyü örnek olarak sunacak olursak:

Gelin Övme Türküsü
Kapıda söğüt, gelinim kapıda söğüt,
Verdiğim öğüt gelinim, verdiğim öğüt,
Sevdiğim yiğit gelinim, sevdiğim yiğit,
Sen safa geldin gelinim, gelmeden kutlu olsun,
Yarenim, yoldaşım, bacım ağzın tatlı olsun.


Kına Türküsü
Aşağıdan gürül gürül göç gelir.
Gelir amma gürültüsü geç gelir.
Kız anadan ayrılması güç gelir.
Al gelin almaya geldik almaya,
Alıp da dönmeye geldik dönmeye.
Aşağıdan gelir gelin alıcı.
Önüne tutarlar yalım kılıcı.
Bizde biliyorduk eller alıcı.
Al gelin almaya geldik almaya,
Alıp da dönmeye geldik dönmeye.
Sabah seni indirirler yollara.
Al kına yakarlar beyaz ellere.
Sakın kızım sakın düşme dillere.
Al gelin almaya geldik almaya,
Alıp da götürmeye geldik götürmeye.
Topacık topacık görünen taşlar,
Babanın yurdunun taşı değil mi?
Siğimce siğimce yağan yağmurlar,
Ananın gözünün yaşı değil mi?
Düğünler ve Mahalli Oyunlar

Türküler dedikten sonra akla ilk gelen organizasyon bu türkülerin en çok dillendirildiği yer olan düğünler oluyor. Özellikle bahar ve yaz aylarında mahalle aralarında komşuluğun halen canlı olduğu bu yörede düğünlerin yapıldığına şahit olursunuz.

Resim 1: Osmaniye'de mahalle arası bir düğün
Kaynak: https://www.google.com.tr/=mahallearasidugun

Osmaniye’de düğünler genellikle Cuma günü başlayıp Pazar günü sona erer. Bu düğünlerde pek çok halk oyunu sergilenir. Osmaniye’de halk oyunları davul, zurna eşliğinde oynanır. Başlıcaları; Kadirli Üç Ayağı Kerebozu, Şirvani, Helebi Eminem, Pekmez Kırıkhan, Serçe Oyunu, Sisin, Develioğlu, Köroğlu, Yemen Türküsü Oyunu, Lorke ve güncel diğer oyunlardır.

Kız İsteme
Kız istemeden önce istenecek kızın soylu bir aileden olması istenir. Bu amaçla kızın ailesi çevreden sorulup öğrenilir. Aynı durum kız tarafı içinde geçerlidir. Eğer kızın ailesi beğenilmiş ise kız görmeye gidilir.

Resim 2: Kız isteme merasimi
Kaynak: https://www.google.com.tr/search=kiz+isteme&source

Kız görmeye oğlanın annesi akrabalarından kişiler ve kendisi gider. Kızı beğenmişler ise sıra kız istemeye gelir. Kızı istemeye çevreden tanınmış kişiler ve oğlanın babası gider. Kız istenecek ailenin önceden haberi vardır. Bir süre sohbet edildikten sonra asıl konu açılır ve kızı isteyecek kişi “ Allah”ın emri Peygamberin Kavliyle oğlumuza kızınızı istiyoruz” der. Kız ailesi bir süre düşünmek istediğini belirtir. Bu zaman zarfında kızın görüşü alınıp akrabalara danışılır. Bundan sonra oğlan evine, bir gün verilir bu günde kızın verildiği belirtilir gelenlerin getirdiği tatlı türünden şeyler yenir buna ağız tatlısı denir. Daha sonraki bir günde çevreden tanıdıklar davet edilir ve ikinci bir büyük tatlı töreni tertip edilir. Bundaki amaç ailelerin birbirlerini tanımasıdır.


Yöresel Kıyafetler
Osmaniye yöresinin, yöresel kıyafetleri Türkmen Giysilerine dayanmaktadır. Bayan kıyafetleri Türkmen kadın giysilerinden oluşur. Türkmen Kadını üç etek, zıbın, mavi sırmalı yelek ve cepken giyer. Başı sırmalı kırmızı fes giyilir, fesin kenarına altın dizilir, en üste ipekli mor refiye sarılır, altına iki derim şeş adlı bir tül bağlanır. Erkekler ise kırmızı sahtiyandan ucu yukarı kıvrık postal giyerler. Çiftçiler dizlerine kadar fosken denilen bir çeşit edik giyerler. Bugün bu kıyafetlere pek az rastlanılmaktadır. Bunlardan sadece şalvar günümüzde birçok kimse tarafından giyilmektedir.
Resim 3: Osmaniye'nin yöresel kıyafetleri
Kaynak: https://www.google.com.tr/=yoresel+kiyafetlerimiz






30 Mart 2014 Pazar

PÜSKEVİT DİYARI OSMANİYE


PÜSKEVİT DİYARI OSMANİYE

Fıstık, buğday, küncü, darı, kavun, karpuz, turpla, narı...Osmaniye'nin püren kokar arı balı.
Bu yazı dizisinde sizlere 1996'da Adana'dan ayrılarak, il olmanın haklı gururunu yaşayan Osmaniye'nin tarihinden, kültüründen bahsedeceğim. 
Hadi buyurun bakalım...
Resim 1: Püskevit Diyarı
Kaynak: https://www.google.com.tr/search=devletbahCelicaps

GENEL BİLGİLER
Yukarı Çukurova’da, Ceyhan Nehri’nin doğu yakasında yer alan, alabildiğine geniş hinterlandıyla Osmaniye; Ceyhan Nehri, Hamıs, Karaçay, Kesiksuyu ve Sabun Çayları nedeniyle sulak, hem de Çukurova’yı doğuya bağlayan yolların kavşağında olması nedeniyle işlek bir bölgededir.

Çukurova’ya has zengin tarım toprakları ve geniş ormanları ile şirin bir ildir. Osmaniye; Karatepe, Aslantaş Açık Hava Müzesi ve Antik kentleriyle önemli turizm merkezidir.
Resim 1: Osmaniye Haritası

OSMANİYE TARİHİ
Osmaniye ve yöresi ilk çağdan itibaren Hitit, Asur, Pers, Roma, Bizans gibi devletler ile bazı kavimlerin yaşayışlarına sahne olmuştur. Türklerin Osmaniye ilk gelişleri VII.yy’da Harun Reşit döneminde Abbasi orduları ile olmuştur. Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Malazgirt’de Bizanslıları mağlup etmesi üzerine Türklerin Anadolu’ya gelişleri hızlanmıştır. 1517 yılında Osmanlı padişahı Yavuz sultan Selimin Mısır seferi sonucunda bölge Osmanlı hakimiyetine girmiştir.

Bölgede 1490-1500 yıllarında Payas (Üzeyir) sancağına bağlı Kınık nahiyesi kurulmuştur. Halkının tamamı Türk ve Müslümandır. Kasabanın Kınık nahiyesi adıyla birde ayrı kanunnamesi vardır. XIX. yy’da Osmanlı bölgede otoritesini yitirmeye başlamış, bu dönemde mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa 1833’den 1840 yılına kadar bölgeye hakim olmuştur. 1840 yılında imzalanan Londra Anlaşması ile bölge tekrar Osmanlı hakimiyetine geçmiştir 

II. Meşrutiyet ile Osmaniye Cebel-i Bereket Sancağı Yarpuz’dan Osmaniye merkezine taşınmıştır. Bu idari yapı 1924 yılına kadar devam etmiştir. Sancak merkezinin Osmaniye’ye taşındığı sırada Osmaniye nüfusu 7000 civarındadır. Dünya savaşında, önce İngilizlerin sonrada Fransızların işgaline uğramıştır. Ankara antlaşmasından sonra Fransızlar 7 Ocak 1922’de Osmaniye’den çekilmişlerdir. 

Cumhuriyetin ilanı ile idari yapılanma yeniden şekillenmiş ve Osmaniye kazası vilayet yapılmıştır. 1 Haziran 1933 yılına kadar vilayet olan Osmaniye bu tarihte kazaya dönüştürülerek Adana iline bağlanmıştır. Nihayetinde 24.10.1996 gün ve 4200 sayılı kanunla il statüsüne kavuşmuştur. 

TANITIM FİLMİMİZ

İnsanı var cana yakın
Yiğitleri akın akın
Hadi siz de gelin bakın
Osmaniye Kadirli'me